Anadolu beyliklerinden Mengücekoğulları döneminde 1228 yılında yaptırılan, “Görmeden ölmeyin” sloganıyla tanıtılan ve Avrupalı bilim insanlarınca “Anadolu’nun El-Hamrası” olarak nitelendirilen Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası, mimarisiyle dikkati çekiyor.
Anadolu erken dönem mimarisinin en seçkin örneklerinden olan tarihi yapı, taş bezemeleri ve mimari yapısıyla öne çıkıyor.
Süsleme ve örtü biçimlerinin dengeli ve uyumlu şekilde ayarlanmasıyla başlı başına kendine özgü bir yapı olan eserdeki yaklaşık 10 bin motifin tamamının asimetriyle yapılmış olması da ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
Matematik ve sanatta, bir bütünün parçaları arasında gözlemlenen, uyum açısından en yetkin boyutları anlatan “altın oran” da eserin tamamında göze çarpıyor.
“Kainattaki varlıkların tekniğinden yola çıkılmış”
Ulu Cami imamlarından uzman rehber Nail Ayan, AA muhabirine, “Altın oran Rabb’imizin bize bir lütfudur. İnsan bedeninde de altın oranı görmek mümkündür. Eserin tamamında altın oranı görebiliyoruz. Eser üzerindeki Cennet Kapısı’na baktığımız zaman kapının ölçülerinde yine altın oranı görebiliriz.” dedi.
Eserin üzerindeki sayısız motifler, mihrap, Cennet Kapısı, boy ve eninde mutlaka altın oran görüldüğünü dile getiren Ayan, şunları kaydetti:
“Asimetri ise eserin tamamındadır. Sadece Cennet Kapısı’na özgü bir asimetri yoktur. Şifahane ve batı kapılarında da asimetri görüyoruz. Yine caminin içerisindeki mihrap, minber ve tonozlara veya hangi tarafına bakarsak bakalım asimetriyi görmek mümkündür. Cennet Kapısı’na 20 metre geriden baktığımız zaman bu asimetriyi fark edemeyiz ama detaya indiğimizde sağ taraftaki motif ile sol taraftaki motifi kıyasladığımızda asimetriyi görmemiz mümkündür. Eserin üzerinde binlerce motif var ama hiçbir motif hiçbir şekilde bir daha kendini tekrar etmez. İnsanların göz retinası, parmak izi birbirini tutmuyorsa bu eserin üzerindeki motifler de bir daha kendini tekrar etmiyor. Kainattaki varlıkların tekniğinden yola çıkılmış. Allah birdir, tekdir, teki sever sözünden esinlenmiş Ahlatlı mimar Hürremşah.”
Ayan, eserin bulunmaz bir hazine olduğunu, sanat tarihi ve mimarlık okuyan öğrencilerin mutlaka görmeleri gerektiğini vurguladı.
Başmimar Hürremşah’ın eserde iki ana gayeyi iki motifle dile getirdiğini de anlatan Ayan, “Bu iki motifi de Cennet Kapısı’nın başlangıç ve bitiş noktasına yerleştirmiş. Başlangıç noktasında gül, bitiş noktasına bülbül motifi yerleştirilmiştir. Gül Peygamber Efendimizin simgesi, bülbül ise Allah aşkının simgesidir. Yani biz bu camiyi, bu eseri gül ile bülbüle olan aşkımızdan yaptık. Bize bunu yaptıran Allah ve Resulüne olan aşktır diye dile getirmişler.” ifadelerini kullandı.
Valilikten yapılan açıklamaya göre, Şimşek, Divriği ilçesinde düzenlenen “Alternatif Turizm Buluşmaları” çalıştayına katıldıktan sonra UNESCO’nun Türkiye’de koruma altına aldığı ilk eser olan ve restorasyonu süren Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nda incelemede bulunarak yetkililerden bilgi aldı.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Şimşek, Divriği’nin turizm potansiyelini ön plana çıkarmak adına çalışmalarının sürdüğünü belirterek, “Alternatif Turizm Buluşmaları adı altında bir çalıştay gerçekleştirdik. Bu çalıştayımıza hem Divriği yöneticilerimiz hem Arapgir ve Kemaliye yerel yöneticilerimiz katıldı.” ifadelerini kullandı.
Cami ve darüşşifada devam eden restorasyonla ilgili bilgi veren Şimşek, şunları kaydetti:
“Gerçekten Divriği ilçemiz tam bir tarih ve kültür şehri. Birçok tarihi ve doğal güzelliği burada görebiliyoruz. Bu tarihi ve kültürel eserlerin başında da Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası geliyor. Memnuniyetle gördük ki buradaki restorasyon çalışmaları son aşamaya gelmiş. Cami içerisindeki çalışmalar neredeyse bitmiş durumda. Sadece darüşşifa içerisindeki çalışmalar davam ediyor. Bir de çevre düzenleme çalışmaları gerçekleştirilecek. İnşallah Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nı nisan veya mayıs ayında ziyaretçilerimize açmış olacağız. Amacımız bölgenin turizm potansiyelini bu tür restorasyonlarla canlandırmak, alternatif turizm anlamında bölgemizin turizm pastasından daha büyük pay almasını sağlamak.”